Sayfalar

19 Mayıs 2013 Pazar

Kısacık Eskişehir...

Yeni işimin oryantasyon programı kapsamında Eskişehir'deki üretim tesisi gezisi ve eğitim için 2 hafta önce kalabalık bir grupla Eskişehir'e gittik. Bora'dan ve Mehmet'ten 4 günlüğüne ayrı kalmak zor oldu :( Ama gözüm arkada değildi çünkü en az benim kadar iyi bakıldığından emindim, Bora'ya tabi ki :) Program çok yoğundu. Uyandırma servisi sayesinde sabah 7'de kalkıp kahvaltının ardından hemen fabrikaya geçiyorduk. Akşam 6'da çıkıp kısacık gün ışığında ne kadar gezilebilirse o kadar gezdik Eskişehir'i...Ama Eskişehir geceleri de güzelmiş! Malum Eskişehir öğrenci kenti. Bunu daha kente adım atar atmaz hissediyorsunuz.


Günümüzde Eskişehir; üniversiteleri, kültürel etkinlikleri, müzeleri ve orkestrasıyla tam bir kültür şehri. Son yıllarda "En Yaşanabilir Şehirler" listesinde üst sıralarda yer alıyor. Kentin içinden akıp geçen Porsuk Çayı, harika rengiyle, çevre düzenlemesiyle, nehirde gezinti yapmak isteyenler için hazır bekleyen kanolarıyla çok güzel görünüyor.


Tarihi Odunpazarı Evleri, Frig Evleri, Devrim Otomobili (Tülomsaş Müzesi), Çağdaş Cam Sanatları Müzesi kentin gezilip görülmesi gereken yerlerinden. Gruptan arkadaşlar Odunpazarı Evleri'ni görmeye gittiklerinde ben eşlik edemedim ama otobüs camından görebildiğim kadarıyla fotoğraflarını çekmeye çalıştım.


Bizim Kastamonu Evleri'nden pek farkı yok gibi görünüyor aslında. Biraz daha renkli boyanmışlar, sanırım en büyük fark bu :)


Eskişehir'e gelip de Çiğ Börek yemeden gitmek olmaz dediler. Biz de grupla eğitim çıkışı Eskişehir'li arkadaşımız Seçkin'in rehberliğinde en iyi  Çiğ Börek yapan yerlerden birine "Papağan" a gittik. Bir porsiyonda 5 tane çiğbörek oluyor ve kıymalıdan başka seçeneğiniz olmuyor malesef... Ben peynirli olsa hepsini yerdim :) Ama kıymalı olunca dörtte bıraktım :)






Eskişehir'den dönerken ailenize, arkadaşlarınıza met helvası ve petibör denilen pastamsı tatlısından götürebilirsiniz. Ben met helvasını Kastamonu'nun çekme helvasına, İzmit'in pişmaniyesine benzetiyorum. Şekil itibariyle ikisinden de farklı, uzun uzun...

Sevgili oda arkadaşım Deniz ile met helvası almak için Eskişehir'in meşhur dükkanlarından Eriş'e gittik. Taptaze met helvalarından aldık bolca. Bir de evdekilere "Kürek helvası" aldım. Ananem helva çok sever :)



Bakınız bunlar da meşhur "petibör"ler...Aslında tepsi dopdoluydu ama Deniz ailesine ve iş arkadaşlarına bolca alınca tepsi boşaldı, fotoğraf çekmek benim aklıma sonradan geldi.


Bu da haşhaş alabileceğiniz dükkanlardan biri. Eski bir komşumuz (komşudan öte - Güler Ablamlar) haşhaşlı ekmek yaparlardı ben küçükken. Onu hatırladım...



Eşimle her gittiğimiz yerden kitap alma adetimiz vardır. .aslında en başından beri aklımdaydı ama malesef koşturmacadan ben eşim için kitap almayı unuttum :( Ama magnet almayı unutmadım neyse ki...Deniz sağolsun benim için koşturup harika magnetler alacağımız bir dükkan buldu!


Eskişehir'de Nasreddin Hoca'yı buldum! Ve doğuran kazanını... :)


Eskişehir cıvıl cıvıl öğrencilerle dolu bir kent olduğu için gece eğlenceleri sabaha kadar sürer, sokaklar sabaha kadar hareketli olurmuş. Biz de grupla her gece bir program yaptık. Grubun en yaşlı üyelerinden ve tek anne olarak onlara göz kulak olması gereken biri de gerekti! Eskişehir'in en ünlü gece kulüplerinden 222 Park'ı merak ediyordu herkes. E biz de gelmişken görmeden gitmeyelim dedik :) Sabah kalkmak zorlaşsa da akşamları değerlendirmek iyi oldu!



Kısacık Eskişehir gezisinden kalanlar bu kadar. Uzun süredir Mehmet'le Eskişehir'e birlikte gitmeyi planlıyorduk, bu yıl içinde tekrar gidersek görmediak yer bırakmadan herşeyi yazarım sizin için söz!

Herkese kocaman sevgiler...

7 Mayıs 2013 Salı

Bora'nın İşleri - Bora Yazı Yazmayı Öğreniyor

( İki önceki yazımda sorduğum sorunun cevabı da burada. ) Farkettim ki Bora "Ganeeem, Ganeeem!" diye yırtınıp durdukça biz de etrafı çizmesin diye ondan kalemleri saklamakla hata ediyoruz. Gördüm ki oğluşka eline kalemi, önüne de kağıdı alınca bir nefes veriyor, rahatlıyor resmen! (Kime çektiyse artık ;) )

Ben de onu sakinleştirmek, mutlu etmek için yere sofra bezi serip eline kağıdı kalemi verdim. Birkaç rakam, harf, kelime yazdık çizdik. 


Dudakları uzattık (Genetiktir; bkz. Engin Dayısı...), kalemi sağ ele mi alsak, sol ele mi bilemedik. Israrlı sağ el dayatmasına karşı çıktık... 


Kağıda ayıcık çizdim. "Ayyyyyyy..." dedi, güldü, mutlu oldu bizimki :) "Beğendin mi oğlum, öp o zaman?" dedim. Eğildi, öptü, öptü... İşte cevap budur : Kağıda çizdiğim ayıcığı öper ama anneyi öpmez, yalvarsam, ağlasam, kıskansam öpmez beni oğluşkam! (Bu durumda Özlem ve Hatice bildi sorumun cevabını, minik hediyeleriniz için ayrı bir post yazacağım canlarım.) Gel de şimdi ayıcığı kıskanma! Mucuk mucuk öpüyor paşam, eğilip eğilip öpüyor! Allah muhabbetinizi arttırsın ne diyeyim :)


Ardından ne yaptı dersiniz? Babası başındayken ben mutfağa gittim geldim, en fazla 10 dakikalığına. Döndüm baktım, bizim koltuklar resim defterine dönmüş! Bir de babacığının numaradan son anda; "Boraaa, yapma oğlum" deyişi var görmelisiniz! :)


Şu suçlu bakışlara bakar mısınız? Bizim evde işler böyle. Çalışan anne çocuğu olmak kolay mı? Kirlettiysen temizleyeceksin! :) Şaka bir yana ben hiçbirşey söylemeden kırılan, dökülen, saçılan, kirlenen herşeyi toplama, silme arzusu var doğuştan benim titiz oğlumun! Burdan duyurulur "Gelecekte gelin hanım çok şanslı olacak!" Ee ben şanslıyım, varsın gelinciğim de şanslı olsun değil mi?

Hepinize sevgiler...

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Sizce Bora Ne Yapıyor?

Önce detaylı post yazacaktım sonra "Dur bir sorayım izleyenlere" dedim... Bilin bakalım bu fotoğrafta Bora ne yapıyor? 
Yaratıcı yorumlarınızı bekliyorum... :) En yakın cevaba küçük bir hediyem olabilir :)

Herkese sevgiler...