Sayfalar

30 Ekim 2010 Cumartesi

Peki ama nasıl?

Sizde olur mu bilmem ama benim bazen yaşadıklarımı bir şiire bir öyküye benzettiğim, bir mısrayla bir roman okumuş kadar olduğum olur! Sevgili candostumla kahkahalarla başlayıp kahkalarla biten bir telefon sohbetinin ardından hissettiklerim de bu şiirin hissettirdikleri gibi  :  

ÇOK GÜZEL ŞEY

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet ANDAY

29 Ekim 2010 Cuma

Şehrin Perdesi Açıldı

Sonbaharda ne mi yapılır? Çalışmak, okula gitmek veya evle ilgilenmek dışında zamanınız kalıyorsa, hele bir de İstanbul'da yaşıyorsunuz yapacak o kadar çok şey var ki ! Tabi İstanbul'da yaşamak dendiğinde "Trafik" faktörünü de unutmamak gerekir.Zamanınız bolsa bile İstanbul trafiği bazen günün yarısını farketmeden geçirmenize sebep olabilir.

Hava soğuksa ve evdeyseniz güzel bir çay demler, kitap okursunuz.En yakın arkadaşınız fiziken de "yakınlardaysa" koşar gelir belki, derin-psikolojik, dedikodu-lojik sohbetlere dalarsınız :) İzlenecek filmler varsa zevkle izler, belki farketmeden internet başında saatlerinizi geçirirsiniz. Ama tiyatroseverseniz ekim ayına geldiğinizde şehrin perdeleri açılır ve siz o ışıklı, canlı, heyecanlı dünyanın bir parçası olmak için sabırsızlanırsınız. İstanbul Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatroları bu dönemde programlarını duyurur ve sahne ışıklarını yakar! Siz haftasonu planlarınızı yapar, güzel bir oyun seçer ve 3 saatliğine de olsa bambaşka bir dünyaya yol almanın heyecanını yaşarsınız. Tiyatro oyunu izlemek sinemada film izlemek gibi değildir. Film izlemek de çok güzeldir, o ayrı :) Tiyatroda oyuncunun nefes alışını, heyecanını, dilinin sürçmesini, seyirciye oyununu ve rolünü beğendirmek için çabalayışını, o fedakarlığı gördüğünüzde siz de oyuncuyla birlikte heyecanlanır, aynı atmosferde nefes almanın gururunu yaşarsınız. Günler, aylar sürer bir tiyatro oyununun ruhunuzda bıraktığı tadın etkisi...

Lüküs Hayat'ın 50. yılında, bu yılın şubat ayında Kağıthane Sadabad Sahnesi'nde oyunu izlerken Zihni Göktay'ın meşhur Lüküs Hayat şarkısını söylerken sesinin kısılması ve şarkıyı tamamlamak için defalarca uğraşmasına rağmen kesmek zorunda kalması ve bunun için seyircilerden nazikçe af dilemesi beni çok etkilemişti. "Kusura bakmayın,çok hastayım. 39,5 derece ateşim var ama oyunu erteletmek istemedim.Söz veriyorum bir kez daha gelin, daha güzel bir sesle söyleyeceğim!" demişti. Ardından salondaki alkış sesi müthişti ve herkes hep bir ağızdan "Lüküs Hayat" ı söylemeye başlamıştı.Büyük ustaya daha yüzlerce seyirciye bu güzel eseri izleme zevki yaşatabilmesi için uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum. Oyuncu adaylarına ve diğer oyunculara da örnek olmasını da umuyorum tabi ki...

İlgilenenler için İstanbul Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatrolarının güncel programlarına ulaşabilecekleri linkleri burada paylaşıyorum.

Şimdiden iyi seyirler, mutlu sonbaharlar...